undefined
RESİMİN ÜSTÜNE GELİNDİĞİNDE ÇIKACAK YAZI
Tarih, faydası herkesi kapsayan bir ilimdir. Yaşanılan çağın olaylarıyla, eski çağın olaylarını karşılaştırıp sonuca varmak gerekir. (Nâimâ)

Tariholoji-Tarihi Olaylar,antlaşmalar...

İmparatorluğumuzu kumarda kaybettik

aa.jpg

 

             

     Bizden Belgrat'ı aldıkları vakit düşman delegeleri Niş'i de istemişti, Osmanlı delegesi ayağa kalkarak: - Ne hacet, dedi, İstanbul'u da size verelim… Dedelerimiz için Niş, İstanbul kadar yakındı. Bizim nesillerin Avrupa'sı Edirne'de Meriç'te bitiyor !..

 

DEVRİ HAMİDDEN:

 

    Abdülhamid'i devirdik. Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik diyerek. O zaman bu nidâlar hürriyet, müsavat, uhuvvet kelimeleri ile terennüm ediliyordu. Bu nidâlar arasında düştü Sultan Hamid. Genç subaylar İttihat ve Terakki'nin şahsında yeni bir sayfa açmıştı İmparatorluk Türkiyesinde. Güya semirecektik… Abdülhamid giderken "Devlet-i Aliyye'yi 10 sene idare edebilirseniz 1 asır etmiş kadar sevinin" demişti. Öyle de oldu. En sağlam sütunlar üstünde kurulduğu sanılan bir devir, kartondan kaleler gibi yıkıldı… İttihatçılar Sultan'ın dağıttığı mavi boncukları bir bir topladı. İpe geçirip boynuna astı. Baktı ki olmuyor tavuk yemler gibi etrafa saçtı. Çöldeki bedeviye, dağdaki maruniye ! Bir zamanın kuma düştü vakit sesten başka yerşeyi veren metâsı pul oldu. İtibar…

 

KANUN NEDİR ? BEN YAPTIM BEN BOZARIM

 

    İstibdat, İstibdat gulguleleri üzerinde hürriyet vaatleri ile iktidara gelenler, telgrafla kanun çıkarır oldular. Bu Enver'in bir sözünü hatırlatır; " Yok Kanun, yap kanun!", " Yaparım olur, bozarım olmaz." Kumaş bile böyle ısmarlanmazdı ! Ama kanun diyerek kanunsuzluk gayet yapılır oldu. Devr-i Hamîdi'nin en kötü kanunu bile bu en iyi kanunsuzluktan yeğdir…

 

BİR DAMLA ELMAS

 

   İttihat ve Terakki'nin ne hazar nede sefer devirlerinde ya anarşinin yada şahsi istibdadın çilelerini çektik. Hiç bir vakit fikrin, sözün, hüküm ve nüfuzun ne olduğunu onlarda görmedik. Büyük harpte 4. ordu kumandanı Cemal Paşa Başkumandan'a murassa bir nişan verildiğini duymuş kendisinin unutulduğuna kızmıştı. Başkumandan Enver kalktı geldi. Kızgın çöl gecesi mehtabın ışıltıları altında Cemal'in göğsüne murassa bir nişan takıtı. Barıştılar ! Gazze'den derin derin top sesleri geliyor, İngiliz gülle ve bombaları Osmanlı İmparatorluğunun tacını parçalıyordu. İttihatçılar bir dalma elmasın kavgasındaydılar…

 

BİR DAMLA ELMAS

 

   

Alman yumruğunun bir vuruşta Fransayı devireceğine inan Enver,  Marn yenilgisinden sonra bile Kara Kartal’ın zaferine yetişebilmek için soluk soluğa savaşa girdi. Böylece Dünya savaşına’da iştirak ettik.

Alman denizinden Türk denizine doğru bir yıkılışın, büyük bir yıkılışın rüzgarları esiyordu. Bizi belimize kadar gömen heylanın altında iken başlarımızı zor doğrultmuş kendimizi aldatıp avutmaya uğraşıyorduk. İmparator Wilhelm, İmparator Karl ve İmparator Mehmed sırmalar içinde 3 tahta manken gibi duruyorlardı. Tuna yukarısında 2 imparatorluk, Akdeniz kıyısında 1 imparatorluk ve Tuna kenarında 1 krallık devrilmek üzere idi.

Fakat İttihatçıların İmparatorluğa imanı elan kuvvetliydi. Turan uğruna dövüşmek için 90 bin luzumsuz Türk bulunmuştu bile. Dövüşemeden hepsini buza yedirdik. Tıpkı Alman uğruna dövüşen askerimizi kum’un skorpit’in tifüs’in yediği gibi.

Almanlar “Türkei” dedikleri İmparatorluğa Dünya harbinde artık kendi teğmenlerinin ismini koydumuşlardı. Enverland !

  

VİDEO

      

       

 

 

  

   


 

 

İmparatorluğumuzu Kumarda Kaybettik

Kaynak:
Karakösetv

Tarihololoji Tarih Araştırma ve Yayınlama Kurumu /Ağrı

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol